16.12.13

YARIMADADA ÇAMURAŞK - 4

Ertesi güne Ortakent/Yahşi’de başladım. Dolmuş sahile doğru giderken, kocaman bahçeli evlerden kendime ev seçerek eğlendim. Bodrum’un içindeki en büyük bahçeli, diğer evlerden nispeten bağımsız evler buradaydı. Köpekli hayat için uygun görünüyorlardı. Diğer yerlerde evler hep minicik ve dip dibe.

Upuzun, nefis sahilde uzun uzun yürüdüm. Hava ve deniz gene olağanüstüydü. Deniz ayıp olmasın diye arada bir kıpırdanıyordu.








Turistik tesisler denize sıfır olmayı bırak, neredeyse denizin içindeydi. Seveyim mi nefret mi edeyim bilemedim.

Biraz keyif yaptıktan sonra yine Ankara’dayken haberleştiğim Esra Hanım’la görüşmek üzere Anka’ya gittim. (http://www.ankahandcraft.com). Kendisi olmadığından, heykel sanatçısı olan eşi İlker Bey’le görüştüm. Sağ olsun, işini gücünü bırakıp benimle çene çaldı. Bana kendisinin ve eşinin hikayesini anlattı. Oradan da ceplerime şunları ekleyerek ayrıldım: *Bir tarz oluşturup, istikrarı sürdürmek iyi olabilir. *Satacağım diye değil, iyi yapacağım diye yaparsan satılır. *Zevk için yaptığın işlerin yanında biraz da para kazanmak için iş yap. *Fırının büyüklüğünü, yapacağın en büyük işe göre seç. (Teşekkür ederim İlker Bey & Esra Hanım).



Böyle araban varsa sahilde böyle evin de olur...





Otele dönüp biraz dinlendikten sonra Gümbet sahilinden Bitez sahiline kadar yürüdüm. Sahilde sadece, hayaletler, köpekler, kediler ve ben vardık. Umudu kesmişken bulduğum bir mekanda oturup vakit geçirdim. Araba kiralayıp Knidos’a ya da Köyceğiz’e Cansel’e gitme fikirlerini inceledim. İkisini de başka bir sefere erteledim. Araba kiralama fikrini ise Bodrum’u keşfetmek için değerlendirmeye karar verdim.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder