6.8.11

DOĞUMA - Bölüm 9

PHI PHI DON ADASI

1. gün:

Bangkok’tan uçakla Phuket’e, oradan taksiyle limana, biralarımızı içip sohbet ederek yaptığımız 2 saatlik keyifli bir tekne yolculuğuyla da Phi Phi Don adasına vardık.




Adaya indiğimiz anda içine karıştığımız insan seli, restoranlar, dükkanlar, hatta ezan sesi (!), önceden beri kurduğumuz açık mavi deniz, beyaz kumlar ve ıssızlık içeren tropik hayalimizi bir anda dinamitledi! Akşam tanıştığımız ağzına kadar dolu restoranlar, kötü servis ve yağ emmiş balıklar da eklenince moralimiz daha da bozuldu. Ancak akşam on gibi başlayan, on bir – on iki gibi en yüksek seviyelere çıkan, adanın her bir yerinde “kamoooon, kamoooon, kamoooon ay layk it layk it layk it!” diye yankılanan lanet müzik sesi kelimenin tam anlamıyla hayallerimizi yerle bir etti!

Ne garibiz aslında insanoğlu olarak... Issız, saklı bir cennet bulup orada yaşayalım, ama o cennete başka kimse gelmesin diye hayal kuruyoruz. Kürşat Başar'ın bir öyküde dediği gibi, dokunulmamış kar örtüsünün üstüne ilk biz basmak istiyoruz...






Günü böyle moral bozukluklarıyla geçirdikten sonra akşam şansımıza, görüşmeye gittiğimiz Barakuda Diving Center'de Yadigar isimli bir Türk arkadaşla tanıştık. Ona sakin kaçamaklar yapabileceğimiz yerleri sorduk. Sağolsun bize çok güzel tavsiyelerde bulundu. Ertesi günü daha güzel geçirebileceğimize dair bir umutla bungalovumuza geri döndük. Verandada kafa çekip sohbet ederek uykuya hazırlandık.





2. gün:

Güne tek gözünü enfeksiyondan ötürü kaybetmek üzere olan bir kedi yavrusunun telaşıyla başladık. O sıcakta bi taraflarımdan ter akarak adada eczane aradım. Neyse, hanımefendinin ilaçları bulundu. Sırf kendi tedavisi için Türkiye’den geldiklerini sandığı Dr. Ong ve Dr. Çong tarafından damla ve merhemle bakımı yapıldı.

Öğlen deniz taksisi tutup Yadigar’ın önerdiği yerlerden biri olan Long Beach’e gittik. Pudra gibi bir kumsal ve fosforlu yeşil bir deniz hayallerimiz burada gerçek oldu. Suda epey vakit geçirdik.



Biraz açıldığımızda etrafımızı sarıveren, burnumuzun dibine kadar girip bize bakan rengarenk, en uyuşuğundan en hareketlisine, en büyüğünden en küçüğüne, türlü türlü balıklar gördük.














Kendi kendime birkaç kez “Bu gerçek olamaz!” dediğimi hatırlıyorum. Gerçekten büyüleyiciydi!

Birkaç saat orada takıldıktan sonra yemek yemek, Fifi’nin (Phi Phi, Fi Fi diye okunduğu için kızımızın adını Fifi koyduk) göz bakımını yapmak gibi sebeplerle otele geri döndük. (Meraklısına not olarak şu bilgiyi de geçmekte fayda var; özenli bakımımızla Fifi hanımın gözü günler içinde tamamen iyileşti. Dahası, ilaçlar gözünü acıttığı zamanlarda dikkatini dağıtması için rüşvet olarak kullandığımız ve Tayland’da çok seyrek bulunabilen salamlar, sosisler ve inek sütleri de kendisi ile kardeşleri tarafından dört gün boyunca afiyetle mideye indirildi).

Öğle yemeğinden sonra denizde yürüyüşe çıktık. Yok, Türkçem bozuk değil. Deniz kenarında değil, tam da böyle, denizde demek istedim, çünkü akşamüstü çok güçlü bir gelgit, denizi yüz metre kadar geri çekiyor. Böylece gündüz yüzdüğün yerlerde akşamüstü yürüyüş yapabiliyor, denizin zemininde yer alan türlü türlü canlıları görebiliyorsun.



Yürüyüşümüzün sonlarına doğru, denizin çekildiği yerlerdeki midyeleri yemeye gelen maymunlar ormandan birer birer gelmeye başladı. Ortalık bir anda çocuk, erkek ve en güzeli de göğüslerine sarılmış bebekleriyle anne maymunlarla doldu. O el kadar, kel kafalı bebeklerin annelerinin göğsünde gezişi, annelerin midye yiyişi falan benim için gerçekten eşsiz görüntülerdi. Ancak kendimi tutamayıp bu büyüleyici görüntüye gereğinden fazla yaklaştığım için, yani tamamen kendi hıyarlığımdan ötürü,  karısını ve çocuğunu korumak isteyen kıskanç bir kocanın ve diğer bıçkın arkadaşlarının saldırısına uğradım. Bir tanesi elimi ısırdığı için, sonrasında, ilki adada olmak üzere beş kez kuduz iğnesi olmam gerekti.





Ertesi gün Yadigar’ın çalıştığı dalış okuluyla dalışa gideceğimiz için, o akşam sakin ve kaliteli bir restoranda keyifli bir yemek yiyip içkilerimizi içtikten sonra odamıza çekilip uykuya düştük.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder